İdil Işık: Herkese merhaba. Kış koşullarında trafik güvenliğini konuşacağız. Bu hafta İstanbul’da kar yağışı vardı, çok etkili değildi ama yine de trafik güvenliği açısından prensipleri gözden geçirmek gerekiyor. Bu konuda bilgi almak üzere bir konuğumuz olacak, telefon bağlantısı yapacağız kendisi ile: Cankat Hurmoğlu. Hoşgeldiniz, Cankat Bey.
Cankat Hurmoğlu: Merhabalar İdil hanım.
İI: Sizinle programımızın ilk bir ayı içinde geçen sene bir program yapmıştık, yine kış koşullarından bahsetmiştik, ama bugün herhalde biraz detaylı bahsetme imkanımız olacak. Bir hatırlatma yapmak için, siz ileri sürüş teknikleri ve güvenli araç kullanma teknikleri konusunda danışmanlık yapıyorsunuz değil mi?
CH: Evet.
İI: Kendinizden ve yaptığınız faaliyetlerden tekrar birazcık bahseder misiniz?
CH: Sizin de bildiğiniz gibi aslında ben Almanya’da oturuyordum, aşağı yukarı 97 yılından beri Türkiye’deyim. Asıl yaptığım iş tamamen emniyetli sürüş teknikleri ile, hem firmalara danışmanlık bazında hizmet vermek, hem de eğitimlerini tamamlamak diye kısaca belirleyebiliriz.
İI: Ne tür eksiklikler fark ediyorsunuz? Bu zamana kadar Türk sürücülerle, profesyonel sürücülerle yaptığınız çalışmaları gördüğünüzde çok belirgin, tehlike yaratan davranış kalıpları var mutlaka, bilgi eksikliği var değil mi? Ne tür genel bir gözlemde bulunabilirsiniz?
CH: Bunu tek bir şey altında toparlamak çok kolay değil ama maalesef trafik bazında, ya da sürücülerin açısından aslında kötü durumdayız. Bunun en başında belki trafikteki ehliyetlendirme sisteminin çok doğru yürümüyor olması da söz konusu olabilir. Sürücülerde anormal bir bilgi eksikliği sözkonusu. Sürücüler bu bilgi eksikliklerini bir şekilde tamamlamak zorundalar, hep eskiye dönük, anne babadan ya da arkadaşlarından öğrendikleri yanlış bilgilerle araç kullanıyorlar. Bu çok önemli bir problem. İkincisi de, nedendir bilinmez Türk insanının trafik kurallarına uymakla ilgili bir problemi var, trafik kurallarına uymayı maalesef sevmiyoruz, bu da bizi sık sık kazalarla karşı karşıya getiriyor. Bence Türkiye’de şu anda yaşadığımız problemlerin başında trafik kurallarına uymamak geliyor diyebiliriz.
İI: Kış koşulları, trafik güvenliği ve emniyetli sürüş tekniklerinden konuşmaya başlayalım isterseniz?
CH: Tabii.
İI: Genel bir planlama yapılacak olursa herhalde ilk başta bir kışa hazırlık süreci var değil mi?
CH: Çok haklısınız; kış deyince aslında insanlar hep yapılacak hızı aşağı çekmek gibi düşünse de, aslında en önemli unsurlardan bir tanesi, aracın bir şekilde kışa hazırlanması. Bu çok önemli bir faktör, araç kış şartlarında yapması gerekenleri ne kadar doğru yaparsa o oranda performans verecek demektir. Bu yüzden daha kışa başlamadan belki de aracı kışa hazırlamakta fayda var. En belirgin yapılması gereken, yazlık lastiklerden kışlık lastiklere geçilmesi ile başlamak. Lastiklerin dışında aracın seyahate bir şekilde elverişli olduğundan emin olmak gerekiyor. Bunu yapabilmek ve bu performansı devamlı elde tutabilmek için muhakkak aracı her gün kontrollerden geçirmek gerekiyor. Yola çıkmadan önce günü biraz daha planlayarak hareket etmek gerekiyor, ki buna da arabanın kontrolleriyle başlanır. Mesela kışın bir diğer özellik ise, kışın herhangi bir durumda ortada kaldığınızda aracınızda lastiği değiştirebileceğiniz, zincir takabileceğiniz malzemelerin bulundurulması gerekliliği. Sadece zinciri bulundurmak yeterli değil, takabilmek için eldivene ihtiyacınız var, kar küreği, battaniye gibi, flaş lambaları gibi yardımcı malzemeyi de arabanın içerisinde bulundurmak aracın hazırlanması ile ilgili önemli faktörler diyebiliriz.
İI: Günü planlamak derken, burada acil durumları ya da zaman baskısına bağlı hızlı araç kullanma eğilimini azaltmak açısından da günü planlamak önemli değil mi?
CH: Çok doğru. Bu konuda sizler de biliyorsunuz, insanlar kendilerini ne kadar iyi ayarlarlarsa, günlerini planlayabilirlerse o denli rahat, serbest hareket edeceklerdir. Planlanmadan başlayan bir günde en ufak bir aksilik bile bütün günü altüst etmeye yetiyor. Bu yüzden kışın ya da yazın, hiç fark etmez, aslında yola çıkarken önceden neler yapmam gerektiğini, nereye gitmem gerektiğini kafamda düşünüyor dahi olsam bu aslında bir plan demektir. Yani “işime giderken şu yol üzerinden gideceğim” demek bile, bunu düşünüyor olmak bile aslında bir plan. Tabii kışın bu çok çok daha önemli, en azından giyimimi bu şekilde ayarlamam çok daha rahat olacak. Nereye gideceğimi, nasıl gideceğimi bilirsem ona göre uygun araç kullanımına da yardımcı olabilecek giysiler giyebilirim. Araçta çok kalın giysiler giymek çok mantıklı değil, emniyet kemeri yapması gereken işlevi doğru dürüst yapamaz. Giysileriniz aracının içerisinde biraz daha hareketlerinizi kısıtlayacaktır. O yüzden daha rahat ve sıcak giysiler giymekte fayda var. Bu planla giyilecek giysilerin hazırlanmasına kadar bir sürü işi ta başından planlamakta fayda var.
İI: Eldivenle araç kullanmak direksiyon hakimiyeti açısından ne denli doğru? En azından ben kendimi öyle hissediyorum, elimde bir eldiven veya başımda bir bere varsa araç içinde sanki bütün hakimiyetimi kaybediyormuşum gibi geliyor.
CH: Çok haklısınız. Özellikle yünlü eldivenler direksiyonu tutmanızı çok zorlaştıracak, direksiyonun elinizden kaymasına sebep olacaktır. Bu yüzden araba kullanırken 30-40 saniyelik bir bekleyiş, eldivenleri çıkararak bu şekilde araba kullanmak, belki ilk başta biraz üşüyeceksiniz ama araç çok çabuk ısınır, özellikle yeni teknolojik araçlar çabuk ısınıyor, bu vesile ile elleriniz de bu ortama uyum sağlayacaktır. Aksi takdirde yünlü bir eldivenle araç kullanıyor olmanız ufak bir sıkıntıda direksiyonu kontrol altına alamayacağınız anlamına geliyor.
İI: Biraz evvel günü planlarken söylediğiniz noktayı bir kere de şu açıdan değerlendirmek istiyorum; nereye park edeceğimizi bile önceden planlamak dikkatimizin daha az dağılmasına neden oluyor. Çünkü nereye park edeceğim, şu noktaya mı park edeceğim şeklinde bir arayış içine girdiğimiz zaman dikkatin esas olması gereken güvenli sürüşe yönelmekten ziyade çevre faktörlere dağılmasına neden oluyor değil mi? Bu anlamda plan yaparken park yeri dahi düşünülebilecek faktörlerden bir tanesi.
CH: Çok haklısınız. Plan deyince aslında bütün unsurlardan bahsediyoruz, yani belki hatta bu konuyu biraz daha genişletebiliriz, park yerinin düşünülmesi olduğu kadar bir gece öncesinde yatacağım zamana kadar plan yapmakta fayda var. Ne kadar dinlenmiş olmam gerektiği, gideceğim yol çok uzunsa yorgun olmamam lazım, dinlenmem lazım, bir gece öncesinden biraz daha erken yatabilirsem...
İI: Alkol almamış olmak lazım.
CH: Evet, bu gibi unsurlar o günkü araç kullanmamı çok daha rahatlatıp performansımı çok daha yükseltecek. Yani planlama fevkalade önemli faktörlerden bir tanesi, aracın park edileceği yere kadar.
İI: Peki ısı nasıl olmalı araç içinde? Dikkat açısından önemli değil mi?
CH: Normal oda ısısı dediğimiz ısıya eş değerde bir ısıya eşit olmalı, yani 20-22 derece civarındaki bir ısı aslında en ideali. Genelde yapılan en büyük hatalardan bir tanesi, araç çok soğuk olduğu için kalorifer birdenbire sonuna kadar açılır ve aracın çok çabuk ısınmasını sağlamak amacıyla o hep öyle kalır. Vücut da ona alıştığı için artık 22 derece soğuk gelmeye başlar; o yüzden ta başından aracı 22 dereceye ayarlayıp ya da o sıcaklıkların olmasını beklemek çok daha mantıklı.
İI: Hangi yollar tehlikeli? Özel bölgeler var mı kış ortamında?
CH: Belki dikkat edilmesi gereken çok tehlikeli, ya da tehlikelerin çok daha bariz görülebileceği yerler; kışın özellikle viyadükler, köprüler ya da gündüz gölge altında kalan yerler çok buzlanmaya, ya da gizli buz veyahut siyah buz denen olayların buralarda çok daha belirgin hale gelmesinde etken olan yerler. Buralara girerken hızı daha önceden kesip, eşit hızla girip bu bölgeleri hiç vites değiştirmeden, belirli bir hızla geçmekte fayda var.
İI: Genel olarak kışa hazırlıklı olmamız gerekiyor dedik, kış koşullarına hazırlıklı olmak ve günü planlamak, ona uygun giyim gerekiyor dedik, tehlikeli yollardan bahsettik. Genel sürüş tarzı açısından en büyük sıkıntılardan bir tanesi karda ilk kalkıştan itibaren kaymaksızın hareket edebilmek, patinaj yapmamak lazım. Bu konuda neler önerebiliyoruz?
CH: Bu aslında önemli bir konu ama, hemen birşey belirtmek istiyorum, Türkiye’de çok sık karşılaştığım şeylerden bir tanesi, sürücülerin sabahları yola çıkmadan önce arabalarını ısıtmak gibi bir eğilimi var, yani arabalar durduğu yerde ısıtılmaya çalışılıyor, aslında bu hem araç için iyi değil, hem de ısınmayı uzatan bir süreç. Böyle yapılmasından ziyada araç çalıştırılır çalıştırılmaz çok fazla yüklenilmeden, çok fazla zorlanmadan hemen hareket edilmesi aslında aracın daha çabuk ısınmasına ve genel olarak, komple olarak aracın ısınmasına yardımcı olacağı için aracın ömrünü de uzatan bir faktör şekline dönüşebilir. Bunu da ekledikten sonra, hemen sizin sorunuza dönelim, aracın kaymasını ya da patinajı engellemek için neler yapılmalı? Bir kere ilk kalkışlarda çok hafif, çok yavaş gaza basmak suretiyle aracı çeken aksındaki gücü daha orantılı, daha hafif bir şekilde yere iletmekte fayda var. Ani yapılan hareketler bu tür kaygan zeminlerde aracın tamamen kontrolden çıkmasına sebep olur. Aracın illa çok hızlı gitmesine gerek yok, birinci viteste dahi çok sert gaza bastığınızda aracın kontrolünü birden kaybedebilirsiniz. O yüzden çok dikkatli olmakta fayda var. Hatta bazı durumlarda aracın kalkamadığı, hemen patinaja başladığı durumlarda birinci vites yerine ikinci vitesi seçmek ve ikinci vitesle aracın hareket etmesini sağlamak, yine yavaş yavaş gaza basmak suretiyle yardımcı olacak faktörlerden bir tanesi. Diğer taraftan araç yolda giderken, örneğin kayma eğilim gösterirse -ki bu kayma bir viraja yaklaştığınızda, virajın içerisinde yapacağınız ani bir gaz hareketi ile olabilir, yani gazdan ayağınızı çektiğinizde ortaya çıkabilir- aracın kaydığı istikametin tersine doğru direksiyonu çevirmek -ki bu esnada ilk yapılması gereken debriyaja basmaktır- çok önemli, aracı toparlamaya çalışmak gerekir. Yalnız burada aracın ne taraftan kaydığını hesaplamak çok önemli, aracın önünü mü göz önüne alıyorum yoksa arka tarafını mı göz önüne alıyorum, bu çok önemli. Ona göre de, eğer aracın arka tarafının kayması beni ilgilendiriyor ve ona göre hareket ediyorsam, ki genelde insanların çoğu arka tarafı göz önüne alır, o zaman aracın kaydığı istikamete doğru direksiyonu çevirmem gerekiyor. Bu aracın kayış şekli aslında çok önemli, vücudun hissetmesi çok önemli, bu da benim ne kadar doğru ve çabuk hareket edeceğimle doğrudan orantılı.
İI: Kaymayı arkada hissediyorsak, direksiyonu kaydığı yöne çevirmemiz gerekiyor, önde hissediyorsak tam ters yönde çevirmemiz gerekiyor direksiyonu.
CH: Evet. Örneğin sola doğru dönen bir viraja girdiğinizi düşünün, doğal olarak siz burnunuzla sola doğru döndüğünüzde aracın arka tarafı sağa doğru gelmeye başlayacak. Şimdi direksiyonun çevrilmesi gereken taraf aslında aracın arka tarafının kaydığı istikamettir. Aracın ön tarafını kaale alarak hareket ediyorsam, aracın ön tarafı sola doğru kaydığı halde toparlayabilmek için benim aracın direksiyonunu sağa doğru çevirmem gerekiyor. Aslında insanların kafasında bu bazen karışıklığa neden olur ama, genelde hep arka taraf göze alınmalı ve arka taraf kontrol edilmelidir; en rahat kontrol şekli de budur. Aracın kaydığı istikamete doğru direksiyonun çevrilmesi gerektiği tabiri de bu yüzden biraz daha yaygın.
İI: Benim son iki gündür çelişkili bir bilgi zihnime takıldı, internette “karda lastik izlerini takip ederek gitmek daha doğru değildir, yani klasik bilinenin aksine lastik izlerini takip etmek değil yeni yağmış kar üzerinde gitmek daha güvenlidir” yazıyordu bir sitede. Televizyonda güvenlikle ilgili bir kaç program vardı haber kuşaklarında; burada da “lastik izleri takip edilmelidir” deniyordu. Bunlardan hangisi doğru? Ya da koşullara bağlı olarak değişir mi?
CH: Aslında ikisi de doğru, ama bunlar koşullara göre farklılık gösteriyor. İlk önce kar üzerinde, yani lastik izlerinden değil de kardan gidilmesi gerektiği doğru, çünkü kar olan yerlerde özellikle kış lastikleri biraz daha iyi karı tutacağı için patinaj ve kaymayı biraz daha kolaylaştırır. Ancak lastiklerin iz açtığı bir yerde eğer bir araba önümden geçmişse, ya da iki araba önümden geçmişse bu sefer izleri takip etmem bana çok daha sağlam bir zemin sağlayacak. Ancak o lastik izleri 10-15 tane arabanın, hele hele yüklü araçların geçtiği bir yerdeki iz ise bu sefer artık o iz tamamen buza dönüşmüş, neredeyse sertleşmiş bir haldedir. Bu sefer çiğnenmemiş kar daha avantajlı konum geçer gibi. Bu türdeki durumlarda hava şartlarını ya da yol şartlarını iyi belirlemek lazım. O lastiğin açıldığı izler acaba çok aracın geçtiği bir lastik izi midir, yoksa ilk benim önümdeki araç mı geçti? Bunu biliyorsam ona göre hareket edebilirim.
İI: Yani daha sık kullanılan bir hat üzerinde giderek buzlanma oluşacağı için kayma olasılığı daha yüksek, o yüzden olabildiğince az kullanılmış alanı tercih etmek lazım.
CH: Çok doğru.
İI: Başka nelerden bahsedebiliriz? Takip meselesi herhalde önemli mesela?
CH: Evet, o da çok önemli. Ben de aynı şeyden bahsedecektim, normal hava şartlarında 2 saniye kuralı diye bir kuraldan bahsediyoruz, en doğru ve mantıklı kural da budur, önümüzdeki aracı da bu mesafelerde takip etmemiz gerekir. Ancak hava şartları kötüleşmeye başlayınca, havalar soğumaya başlayınca, sis, kar, yağmur gibi durumlar ortaya çıkmaya başladığında bu mesafe de orantılı olarak artmalı. Özellikle bugünkü gibi İstanbul ve çevresindeki bu havaya bakarsak bugünlerdeki takip mesafesinin aslıda 4 saniyeler civarında olması gerekiyor. Aracımı en emniyetli, en kolay, en rahat kontrol altına alabileceğim mesafe 4 saniye civarındaki takip mesafesi olmalıdır.
İI: Hemen aklıma bir soru geldi, özellikle kar eridikten sonra, sürekli trafiğin aktığı alanda bir problem olmuyor, yol temizleniyor fakat sol şeritte, en solda refüj tarafında biriken karın zamanla erimesi, herhangi bir geçiş anında o alandan geçen sürücüler için risk yaratır mı?
CH: Tabii bu iki zemin arasında farklı tutunma oranları oluşacaktır; bir tanesi araçlar geçtiği için artık iyice ıslanmış vaziyettedir, yani oradaki kar sıvı haldedir, neredeyse çamur şekline dönüşmüştür. Öbür taraftaki, sol tarafta refüje yakın olan kesim tam donmadan erimeye geçiş dönemindedir -ki aslında çok tehlikeli bir durum-dur, yani son derece kaygan bir yüzey haline dönüşmüştür. Hatta eğer lastiğimin bir tarafı, sol taraftaki yüzeyde, yani çok kaygan olan yüzeyde birisi biraz daha iyi tutan bir yüzeyde ise aracım çok kötü etkilenecektir. O yüzden, ki genellikle bu araç sollamalarında, vs. ortaya çıkacak bir pozisyon; mümkün olduğu kadar araçların takip ettiği, o açılan temizlenmiş, biraz daha su haline dönüşmüş yolu ya da yol parçasını takip etmek daha mantıklı, daha doğru.
İI: Araç temizliği aklıma geliyor, yol temizliğinden çağrışımla soruları üretiyoruz, araç temizliği deyince camlar, farlar kritik herhalde değil mi?
CH: Çok doğru, aslında aracın günlük kontrol ve hareket kısmında ele alınması gereken bir parça. Yola çıkmadan önce lütfen bütün sürücülerimiz kendilerine 15 saniye zaman ayırsınlar, aracın bütün camlarını temizlesinler. Biliyorsunuz zaten trafikteki en büyük sıkıntı, normal şartlarda bile kör noktalardan yani göremediğimiz noktalarda oluşan tehlikelerden kazalar oluşuyor. Karlı havalarda aracımın üzeri tamamen kar kaplıysa, ön camın da sadece görebileceğim bir kısmını açıp yola çıkarsam, etrafımda olan hiçbir şeyi göremem. Bu da aslında insanı rahatsız eden bir duygu, kapalı bir yerin içerisinde gibiyim. Halbuki camları ve farları tamamen temizlersem hem karşımdaki insanlar beni çok rahat görebilecekler, hem de ben onları çok daha rahat görebileceğim ve olası bir tehlike karşısında çok daha çabuk hareket edebileceğim anlamına geliyor.
İI: Son olarak vurgulamak istediğiniz herhangi bir şey var mı genel olarak emniyetli sürüş açısından?
CH: Fikirlerimizi bilgilerimizi arkadaşlarımızla paylaşma imkanı yarattığınız için teşekkür ederim. Şunu söylemekte fayda var, zor hava koşullarında, özellikle karlı ve soğuk havalarda eğer bir imkan varsa yola çıkmamakta fayda var. İlla çıkmam, bir yere arabamla gitmem gerekiyorsa o zaman muhakkak bu konuştuğumuz konuları dikkate almalı; hiç unutulmamalı ki trafik kurallarına harfiyen uyarak hareket etmekte fayda var.
(8 Ocak 2004 tarihinde Açık Radyo’da Traji-Trafikten Beşeri Trafiğe adlı programda yayınlanmıştır.)